Salı, Haziran 28, 2016

Marine,çizgi,daha çok marine,daha çok çizgi

İşte geldim burdayımmm

Fiziksel,kimyasal ve de psikolojik olarak yenilendim geldiimm 💕

Peki yenilenmek için neler yaptım en başta yazlık alışveriş😇 Öyle güzel ciciler gelmişki mağazalara, gardırobumun yenilenmesiyle resmen bende yenilendim.



 

Marine desenlere ayrı bir hastayım seviyorum , dünyadaki tüüm çizgili t-shirtler benim olsun ama polyester olmasın akrilik 7 ceddimden uzak dursun pamuklu olanlar can yoldaşım olsun 😂 İçerik konusunda ciddi takıntılıyım. Ama dürüst olmam gerekirse "cildim aşırı hassas şekerim kalitesiz ürünü kaldırmıyor"dan ziyade bu sıcak havalarda kendim dahi zor nefes alırken vücuduma polyesterlerle nefes almasını engellemek çok büyük bir zulum bence. 




Okuyun canlarım etiketleri okumadan kaçınmayın. Bu havalarda efil efil miss gibi kokan pamuklular varken ne gerek var kokarca gibi gezmeye?


Elbise : Zara 
Ayakkabı: H&M
Clutch: Mango



Çarşamba, Haziran 22, 2016

Kozmetik Malzemelerin İçerikleri

Kozmetiği sevmeyen var mı? Bu sorunun cevabı %90 yok çıkar tahminimce:) Kendi adıma makyaj malzemeleri dendi mi akan sular duruyor bende. Eskisi kadar olmasada kozmetik alışverişine hala daha bayılıyorum. Tabi alırken artık daha bilinçli alışveriş yapar oldum. İster istemez kimyasal ürünler katılıyor ancak zararı faydasından fazla olanlar da oldukça fazla. Bir de direk yüzümüze vücudumuza sürdüğümüzü düşünürsek zarar geliyorum diyor. 

Burada bahsetmediğim/bahsedemediğim ve hatta bilmediğm yüzlerce kimyasal var kozmetik sektöründe. Ruj,farlar,allıklar... Hepsini incelemeye kalksak işin içinden çıkamayız. Yüksek kimya mühendisi olarak şahsi fikrim kimyasalların temizi kirlisi olmaz ancaaak kör göze parmak yapmadıkça biraz göz yumabiliriz diye düşünüyorum. Direk bir marka vermenin çok doğru olduğunu düşünmüyorum çünkü her markanın her ürünü temiz olmayabiliyor. Kaba taslak içeriklerinde aşağıda bahsettiğim ürünlerin olmamasına özen göstermek hiçte fena bir adım olmasa gerek:)

Örneğin nemlendirme amaçlı losyonlarda kremlerde kullanılan propilen glikol vücuda hızlı nüfus ettiği için hücre yapısını bozuyor. Bu da yararından çok daha fazla zarar verebileceği de gerçeğini yüzümüze çarpıyor. İşte kafamda böye deli sorular olunca biraz meraklı olunca biraz da araştırınca kazandığım birikimlerimi sizinle de paylaşmak istiyorum. Gelelim zararlı maddelerimize;

PARABEN: Bilmeyeni dövüyorlar artık :) Hatta aaaa aaa nasıl bilmezsin diye bakışlara maruz kalmanız olası sanki herkes her şeyi bilmek zorundaymışız gibi... Her neyse neden zararlı bu paraben egzama tipi tahriş ve alerjik reaksiyona sebep olmakla birlikte; meme kanseri teşhisi konmuş kadınların tümörlerinde paraben temelli kimyasallar bulunmuş. Ürünlere koruyucu amaçlı konuluyor.

TALK: Kayalardan elde edilen mohs sertlik skalasında en yumuşak kayadan elde edildiği için asbest veya küçük lifler bulundurduğu için akciğerlerde sıkıntı yaratabildiğinden bunu içeren ürünleri dikkatli kullanmakta fayda var.

DIETANOLAMİN (DEA),TRİETANOLAMİN(TEA) VE MONOETANOLAMİN(MEA) : Bu kimyasalları deri hoop diye emdiği ve vücudumuzda başka formlara dönüştüğü ve bu da kanseri tetiklendiği gözlendiği için;kaldıki dönüşmemiş hali bile hormonları etkilediğinden sıkıntı uzak durmakta fayda var. Ürünlerde yüzey aktif madde, pH dengeleyici, emülgatör ve koku maddesi olarak kullanılır.

PETROKİMYASALLAR: En basitinden Metilparaben bir petrokimyasaldır, ee parabenden kaçıyorsak bu maddelerden de kaçmalıyız. Ben şu mantıkta ilerliyorum alkol içerikler cildi tahriş eder ve petrokimyasalların içinde de bütilalcol(bütanol) etanol bunlar varsa uzak durun derim.

ALUMINUM STARCH OCCTENYLSUCCINATE:  Son olarak kendi çapında masum ama başındaki alüminyum biraz sıkıntı yaratıyor ama çokta sorun değil bence gün içinde bi milyon şeye maruz kaldığımız düşünülürse.



Önemli olan bir adım atmak hayatı daha kaliteli yaşamaya çalışmak, gersi kendiliğinden otomatik olarak gelecektir:)

Bir sonraki postta görüşmek üzere sevgiyle kalın,
D.



Pazar, Haziran 19, 2016

Sorular sorular...


İlişkilerde kırılma noktası var mıdır? Sevgili,eş,arkadaş,kardeş... Sıfatı önemli değil. Beklentiler her zaman artmıyor mu sevdiklerimizden? Kimi zaman en çok beni sevsin diye beklerken kimi zaman önemsenmek istemiyor muyuz?  Kafamda deli sorular, cevapları ise karmaşık bilinçaltımın içinde olmalı.

Bir girelim derinlere en yakın arkadaştan beklentilerimiz nedir?  Ama ondan da önce EN nedir? İnsanların hayatlarındaki EN olabilmek için ne yapmak gerekiyor ya da gerçekten EN olmak için bir şey mi yapmak gerekir? Hayatındaki en önemli anları birlikte paylaşmak, mutlu anında,zor gününde yanında olmak bla bla bla bla. Bir EN yakın arkadaşın hayatında EN önemli an nedir? İşe girmek,terfi almak,evlenmek,nikah şahidi olmak,ilerideki çocuklara isim anneliği yapmak, kriz anlarında sakin bir liman olmak, biri kalbini kırdığında gıybetin dibine vurmak,sabahlara kadar ağlayıp bir o kadar kahkahalarla histeri krizlerine girmek... Ya da belki bunlarda hiçbiridir cevabı... Birbirinizin gözünün içine bakıp ne dediğini anlıyorsan ne anlamı var bunca sıfata... Birbirine görünmez destek olmak bazen anne gibi bazen bir çocuk gibi yeterli gelmez mi? Sırf yukarıdaki sıfatları sana vermiyor diye darılmak kendi kendine gelin güvey olup kendi kendine beklenti yaratıp o beklentiler içinde boğulmaktan başka neye yarar ki??

Peki ya sevgiliden beklenti? İşte burda mantık ortadan kalkıyor çoğu  Sevsin,saysın,nazını çeksin,bir anda güzel kokulu çiçekler yollasın, sen küsüp gittiğinde bile peşinden gelsin, küçük süprizlerle şımartsın ama çokta boğmasın 3 verip bir geri çekilsin... Hadi ama o kadar da ütopik şeyler istemiyorum 😅 Ve bunlar da teoride pratikte ise kutlanmayan özel günler, baştan savma alınanlar ve teoride beklenenlerin %1ini görüyorsan mutlu olmaya çalışmak... Gerçekten azla mı yetinmeli söz konusu sevgi olunca? Daha fazlasını istemek arsızlık mı? Yoksa peri masallarının tozlu sayfalarında mı kalmıştır bu istekler...

Sonuç olarak dünyaya gelişimiz gibi yalnız devam ediyoruz yanımızdan insanlar gelip geçiyor yanımıza kalanlar sadece tecrübelerimiz mi oluyor? Ya da bunların hepsi samimiyet sınavı mı?

Sınav her zaman en sevdiklerimizden geliyor sanırım. Hayır diyemeyeceğimiz, aman kalbi kırılmasın gönlü olsun dediğimiz anda HAYIR demek midir HAYIRLI olan her iki taraf içinde???




Çarşamba, Haziran 15, 2016

ŞEKER BAĞIMLILIĞI !!!!

Sadeleşme projemin ilk adımı olan kimyasal şekeri hayatımdan çıkardığım 1.günden herkese merhabaaaa,

Yeni yıla girerken kendime yeni başlangıçlar yapacağıma dair söz vermiştim.

Bunun ilk adımı olarak hayatımda var olmasını istemediğim kötü enerjileriyle modumu düşüren insanları çıkarmakla başlayıp, beni pembe bulutların üzerine çıkartan aşka, yelken açmış 💕 kardeş bağıyla olmasa bile gönülden
birbirine bağlandığım dostlarımla daha çok vakit geçirerek devam etmiştim.

Daha sonra sevdiğim filmleri ve dizileri izleyip ,sevdiğim kitapları okuyup beni motive edecek müzikleri dinlemek için kendime vakit ayıracaktım;nispeten gerçekleştirdim.

Ve sonra bu blog; herkesten sır gibi sakladığım:) Daha önce blog yazma gibi bir girişimim olmuş  ancak doğru zaman olmadığı için tarihin tozlu sayfalarının arasına yollanmıştı blogum. Fakat içimde hep derdimi anlatmak, kelimelerimin insanlara tesir etmesi hep kalbimde küçük bir camdan bebek gibi sakladığım rüyamdı.

Hedeflediğim bir şey daha vardıki işte ona uzaktan yakından ulaşamadım bir türlü: SAĞLIKLI YAŞAM. Alkolüm yok,sigaram yok,gece hayatım yok,şu 3 aylık dönemi saymazsak pilates hep hayatımda... Dışarıdan bakıldığında daha ne olsun sağlıklı yaşam işte dediğinizi duyar gibiyim😇 Ama işte durum hiçte öyle değilmiş. Ne var canım çikolata,jelibonda yemeyeveririm , bugüne kadar yediklerime sayarım diyoruz ya o iş öyle olmuyormuş işte. Ketçap,barbekü sos, dondurulmuş/ konserve gıdalar,meyveli yoğurtlar,diyet gıdalar adı altındaki herşey, ice tea,kola,gazoz... Ayyy bayılıcaaam elime neyi atsam işlenmiş şeker... Böyle bir durumda fotosentez yapsam daha kolaymış gibi geliyor😂

Peki vücudumuzun hiç mi şekere ihtiyacı yok, glukoz elbetteki vücudumuzun adeta yakıt deposu ama fruktoz,sakkoroz gibi polisakkaritler değil. Doğal olmayan şekerler vücutta direk depolanarak organların yağlanmasına, insülün direncinin çıkmasına sebep olduğunu bile bile daha fazla ertelemek istemedim ve bir cesaret tamam dedim kendime artık şekeri mümkün olduğunca almayacağım en azından direk ben şekerim diye bağıran yiyecek/içeceklerden uzak dururum önemli olan niyettir diyerek başladım. Başladım ve birinci günün sonuna geldim, hissettiklerim karşısında şok oldum. Ne kadar bağımlı hale gelmişim bir tıpkı sigara bağımlısı gibi şeker olmayınca kriz geçireceğim kimin aklına gelirdi ki? Resmen yoksunluk krizi geçirmeme ramak kaldı. Bakalım  21.günde neler olacak alışabilecek miyim birer yazıyla durumu güncellerim.

Öyle ya da böyle bir yola çıktım artık:) Bu arada bu konu ile ilgili eğlenceli bir belgesel var; THAT SUGAR FILM. Mutlaka izlemelisiniz.


Salı, Haziran 14, 2016

Stili Bulmak Doğru Erkeği Bulmak Kadar Zor Mudur?

Bence ikiside kişinin kendisini çok iyi tanıması, ne istediğini ne beklediğini analiz etmekten geçtiğini düşünüyorum. Bir önceki yazımda stilin sadece dış görünüşten ibaret olmadığını belirtmiştim. Peki gerçekten öyle mi yoksa Recep İvedik'in dediği gibi kalbin çok güzel ama ne yazık ki ruhlar aleminde yaşamıyoruz mu(!). Birini bulmak kolay ,önemli olan birbirini bulmak; kendine yakışan stili bulmak üzerine dikilen şık bir chanel takım gibi cuk diye oturur asla sırıtmaz:)



Stil bana kalırsa hayat tarzıdır;yediklerimizden tutunda ağzımızdan çıkan her bir kelime stilimiz hakkında ipucu verir. Mesela Kate Moss'u cicili bicili kıyafetler içinde kendi yaşıtlarının düzenlediği bir beş çayında hanım hanımcık otururken hayal edebiliyor musunuz ya da adaşı Kate Middleton'un yırtık pırtık blue jeanlerin içinde underground bir mekanda kafa sallayıp sarhoş olduğunu? Bu yüzden stil sadece giyinmez aynı zamanda yaşanır.


Benim için bir stilin olmazsa olmazı basit olmasıdır. Bir kot bir t-shirt her zaman ilgi çeker, nüanslarla (ipekten şık bir fular,püskül detaylı küpeler,ışıl ışıl kolyeler.,katacağınız renkli bir detay... siz ne isterseniz. İddea ediyorum sizin içinde mutlu olduğunuz bir kıyafette ışık saçmazsanız mailim belli yazın dertleşelim 🙋🏼 ) farkınızı ortaya koymak ise herkesten sizi bir adım öne geçirir. Birde eski kuralları unutun gitsin:) ay o onun üstüne olmuş mu diyen dönsün bi kendine baksın,siz içinde mutlu olduktan sonra onlara susmak düşer.

This entry was posted in

Pazar, Haziran 12, 2016

Kendine Karşı Samimi Ol !!

Cümlede anlamıda bir o kadar basit aslında... Günümüz insanlarının bende dahil olmak üzere kendimize samimi olamıyoruz;egolarımızı isteklerimiz doğrultusunda hareket ettirip o an istediğimiz şeye yoğunlaştırıyoruz, mantığımızı duygularımıza esir ediyoruz. Oysaki ihtiyacımız olan şeyler o kadar az ki... Bunun farkına varabilmek içinde gerekli olan şey sadeleşmekten geçiyor bence. Sadeleşmek senin için nedir deseniz  söyleyeceğim şey fazlalıklardan arınmak olurdu.

Stil dediğimiz sadece kıyafet ve makyajdan mı oluşur? Tavırlarımız,konuştuklarımı ve hatta yediklerimiz bile stilimizi oluşturan en önemli bileşenler.

  • Abur cubur gibi kaliteli besin alamadığımız ama tadı aşırı lezzetli yiyeceklerle kilo üstüne kilo daha da vahimi sağlık problemleri;
  • En çok beni seveceksiniz ben saksı değilim diyip görüşülmeyen ancak sosyal medyada ve telefon rehberindeki kalabalıklar;
  • Her gün gardırobu açıp "yaaaa yine giyecek bir şeyim yok" deyip gardırobun kapağını çul çaputtan zor kapama;
  • Bunaldım artık hiç bir işimde yolunda gitmez mi deyip, rahat nefes alabildiğine ayaklarının üzerinde durduğunu gözden kaçırmak; kısaca şikayet denizinde boğulmak;
Birbirinden alakasız alanlar gibi görülsede tüüm bu sebeplerden ve sayamadığım ve uzayaan giden bu sebeplere boyun eğmek yerine silkelenip sadeleşmek muhteşem bir adım bence:) 

Belki de aklımız,kalbimiz,midemiz 😂,evimiz,çevremiz... gereksiz yere dolduğu için aradığımız mutluluğu bulamıyoruz. Kendimize karşı samimi olduğumuz anda kof kalabalığı attığımız anda bahşedilecek belkide tüm aradıklarımız:)

Kendinize samimiyet için izin verin,izleyin menfaat için size yaklaşanların uzaklaşmalarını nasıl rahatlayacaksınız anlatamam... 

Bir sonraki postta görüşmek üzere💋

Cumartesi, Haziran 11, 2016

Mutlu olmak çok mu zor?

İkinci posttan herkese merhaba!!

Merhaba kelimesini oldukça fazla kullanıyorum. İlk başlarda bilinçli olarak yapmasamda sonraları araştırdığımda farsça kökenli olan bu kelimenin "benden size zarar gelmez" anlamında olduğunu öğrendim.

Şu günlerde ne kadar da manidar değil mi? Herkesin birbirine çıkar ilişkisi ile bağlandığı;tanımadığımız insanlara karşı negatif önyargılarla yaklaştığımız günümüzde benden sana zarar gelmez demek küçükte olsa güzel bir adım bence...

Tüm kelimelerimizi duyan bir Yaratıcı var. O yüzden mutluluk istiyorsan mutlu kelimeler kullan, huzur istiyorsan huzurlu konuş, kalbin kırılmasın kimse seni incitmesin istiyorsan sende kimseyi incitme... Elbetteki bunlar bir anda oluverecek şeyler değil biraz zaman tanımaktan geçer hayat. Çünkü hayat gelip geçiyor kötü konuşanlar çok konuştuğu için bu dünya böyle kötüye gidiyor, iyiler susmasa seslerini daha çok çıkarsa eminim dünya çok daha güzel bir yere döner..

Burayı okuyan kişi merhaba,belkide bu yazı sayesinde kaybolduğumuz küçük dünyada buradaki yazıları okuyor olman tesadüf değildir ne dersin :)


Perşembe, Haziran 09, 2016

Herkese Merhaba!!


Nereden başlamalı? Nasıl başlamalı? Bir kere etkileyici olmalı ki bir sonraki postta ne yazacak diye merak salmalı... Peki nelerden bahsedilmeli? Öyle ya stili olan, güzel makyajlar yapan, bakımın en ince detaylarına kadar anlatan bir sürü güzel blog var . Üstelik işlerini başarıyla yapan,tanınan ve sevilen bir dolu türk ve yabancı bloggerlar var, benimde zevkle okuduklarımdan,takip ettiklerimden artı bir paylaşımım veya söyleyeceğim söz mü varki bu işlere kalkışıyorum?  Veyahut beni bu işlere sokan "Duruuun,bende varım uleyn, benide farkedin! " midir? Evet alışverişi seviyorum kıyafet,ayakkabı,çanta,kozmetik... Tam bir tüketim çılgını gibi davrandığım zamanlarım da oldu hala daha tam durulduğum söylenemez ama kendimi frenlemeyi öğrenmeye başladım, ne yapmak istediğimi nelere ihtiyacım olduğunu ve bununla nasıl başa çıktığımı... bunu paylaşmak istedim. Alışveriş canavarı olduğum dönemi irdelediğimde küçük bir işsiz olmanın getirdiği ağırlığı, sizi seven insanların davranışlarında bile bu benim işsiz olmama laf mı ediyor acaba diyerek paranoya yaptığım zamana denk geliyor.
Sanırım işin temelinde yapmak istediğim şey şu, günümüzün vebası diplomalı işsizlik bir çoğumuzu bunalıma sokarken , firmalar tarafından neden onay görmüyorum eğitimim tamam acaba bende mi bir sorun var diye kendimi yiyip bitirirken bir şey farkettim. Yaratıcının benim için kurduğu sahneye daha var ki böyle öykülerle oyalanıyorum. Hangimiz şu sahneyi yaşamadıkki: iyi ki olmamış olsaydı mutlu olmazmışım...
İster ilişki ister iş hayatı isterse eş dost ortamı... Bize anlatılmaya çalışanı görmek marifet sanırım. Kendi iç yolculuğumda instagramın bana yetmediğini yazmak istediğim ve bunu da rastgele buraya yolu düşen biri bile olsa paylaşmak istediğim bir dolu cümlelerim var. Her ne kadar eskisi kadar bloglar okunmasa da yeni jenerasyon iletişim ağımız vloglar olsada... Biraz bile bile lades diyorum ama yılmak yok:) Umut ediyorum heyecanım hemen geçmez-bir ikizler burcu olarak şüphelerim de yok değil hani:)- burayı okuyan herkesi sarar, bu belki blog için belki bambaşka bir işe başlamak için hiç farketmez ilham verir.
En yakın zamanda görüşmek üzere💋